19 Haz
2017

İş Hukukunda Zorunlu Arabuluculuk

  • Hukuk Günlüğü

İŞ HUKUKUNDA ZORUNLU ARABULUCULUK

 

Yakın zamanda meclise sunulup onaylanması beklenen İş Mahkemeleri Kanun Tasarısı Taslağı (“Taslak”) ile birlikte yürürlükte bulunan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılarak hukuk sistemimize yeni bir alternatif uyuşmazlık çözüm metodu eklenecektir. Tasarı ile birlikte gerçekleştirilen köklü değişikliklerden en önemlisi iş mahkemeleri nezdinde çözümlenen birçok uyuşmazlık açısından zorunlu arabuluculuk sisteminin getiriliyor olmasıdır.

 

İş mahkemelerinin iş yükü, davaların sonuçlanması için geçen süre dikkate alındığında Tasarı ile birlikte hem ilk derece hem de istinaf ve temyiz mahkemelerinin üzerindeki iş yükünün azaltılması, uzun yargılama süreçlerinin kısaltılması amaçlanmaktadır. Tüm bunlar dışında Tasarı ile birlikte günümüz teknoloji ve yeniliklerin gerisinde kalan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’n günümüz hukukuna uyarlanması da değişiklik sebeplerinden biri olarak dikkate alınabilecektir.

 

Tasarı’nın 3. maddesi uyarınca bireysel ya da toplu iş sözleşmesine dayanan işçi alacağı ve işe iade talebini içeren davalar açısından dava açılmadan önce arabuluculuk kurumuna başvurmak zorunlu kılınmaktadır. Arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması halinde davanın dava şartı eksikliği sebebiyle reddedilmesi söz konusu olacaktır.

 

Yine Tasarı’nın 3. maddesinde arabuluculuğa başvurunun usul ve esasları düzenlenmekle birlikte başvurunun karşı tarafın yerleşim yerindeki ya da işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna başvurulması ile yapılacağı ve arabuluculuk bürosu bulunmayan yerlerde ise başvurunun görevli sulh hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüğüne yapılacağı hükme bağlanmıştır.

 

Kural olarak uyuşmazlıkta görev yapacak arabulucu taraflar tarafından arabuluculuk sicilinde kayıtlı arabulucular tarafından anlaşma yolu ile seçilecektir. Tarafların arabulucu üzerinde anlaşamaması halinde ise arabulucu, başvurulan arabuluculuk bürosu tarafından görevlendirilir.

 

Yargılamaların uzun süre sonuçlanmaması dikkate alındığında, Tasarı’da arabulucu tarafından, gerçekleştirilen başvurunun görevlendirme tarihinden itibaren üç hafta içinde sonuçlandırılmasının hükme bağlanması önemlidir. Müzakerelerin sonuçlanması üzerine arabulucu tarafından düzenlenen tutanak görevlendirmeyi gerçekleştiren arabuluculuk bürosuna iletilir.

 

Burada önemle belirtilmelidir ki, Tasarı’da açık bir şekilde arabuluculuk bürosuna başvurulması ve son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar zamanaşımı süresinin duracağı ve hak düşürücü sürenin işlemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu açından, söz konusu düzenleme ile birlikte arabuluculuğa başvuru sonucu hak kayıplarının önüne geçilmesi amaçlanmıştır.

 

Arabuluculuk ücretinin kural olarak taraflarca eşit şekilde karşılanacağı belirlenmesine rağmen tarafların bunun aksi hususunda anlaşmaları mümkündür. Arabuluculuk ücreti tarafların görüşmeler sonucunda bir anlaşmaya varıp varmamasına göre değişecektir. Tarafların anlaşmaya varmaması halinde de görüşmelerin ilk iki saati için arabuluculuk ücreti Hazine tarafından karşılanacaktır. Burada herhangi bir mazereti bulunmadan arabuluculuk görüşmelerine katılmayan taraf aleyhine mahkeme tarafından yargılama giderlerinin tamamının ödenmesine karar verilmesi mümkündür.

 

Zorunlu arabuluculuk mekanizmasının Taslak’ın yürürlüğe girmesi ile birlikte İş Hukuku uyuşmazlıklarının çözümü açısından yararlı bir mekanizma olacağına şüphe yoktur. Ne var ki, tarafların uyuşmazlıklar konusunda anlaşma yolunu seçmemesi halinde birçok uyuşmazlığın yine mahkemeler tarafından çözümleneceği dikkate alındığında, zorunlu arabuluculuk ile hedeflenen sonuçlara ulaşılıp ulaşılamayacağı ancak Tasarı’nın yürürlüğe girmesinden sonra uygulama ile görülebilecektir. Her şeye rağmen, gerçekleştirilen düzenleme hukuk sistemimizde önemli bir reform niteliğindedir.

 

Saygılarımızla