25 Tem
2017

Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu

  • Hukuk Günlüğü


Yeni Sınai Mülkiyet Kanunu

Fikri Mülkiyet Hukuku son dönemde geçirdiği yasal değişikliklerle büyük bir reform hareketi içerisine girmiştir. Uzun süredir beklendiği üzere Sinai Mülkiyet Kanunu (“Kanun”) adıyla marka, patent ve coğrafi işaret gibi fikri hakların tek bir yasa kapsamında korunması mümkün kılınmıştır.

Söz konusu bu kodifikasyonla birlikte hem farklı kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenmiş bulunan birçok fikri hakkın tek bir kanun altında birleşmesi hem de ikincil düzenlemelere konu olan kimi hususların da kanun kapsamına alınması mümkün hale gelmiştir.

Bu kapsamda tüm fikri hakları ilgilendirebilecek değişiklikler ile markalara ilişkin olarak getirilen bazı özel değişikliklere değinilmesi önem arz etmektedir. Öncelikle Kanun’un şekli yeniliklerinden birisi fikri hakların tescil işlemlerinde görevli bulunan idari kurumun isminin Türk Patent ve Marka Kurumu (“TPMK”) olarak değiştirilmesi olmuştur.

Yeni Kanun ile birlikte yapılacak işlemler ve başvurular yönünden, Kanun’da ayrıca özel olarak öngörülmüş bulunan süreler hariç olmak kaydıyla iki aylık hak düşürücü süre öngörülmüştür. Yine Kanun ile birlikte fikri haklara yönelik meydana gelebilecek tecavüzlerde, önceki rüçhan veya başvuru sahiplerine karşı, marka, patent veya tasarım hakkının tescil edilmiş olması bir savunma olarak ileri sürülemez hale getirilmiştir. Üniversite bünyesinde yapılan çalışmalar kapsamında meydana getirilen veya ortaya çıkan patent ve tasarım hakları, üniversite çalışanları tarafından geliştirilmek kaydıyla ilgili üniversiteye ait olacağı Kanun’da açıkça düzenlenmiştir.

Özel olarak markaların tesciline veya korunmasına ilişkin getirilen bazı önemli değişikliklerden de bahsetmek yerinde olacaktır. Marka haklarına ilişkin en önemli sayılabilecek değişiklik tescilli marka sahibinin noter onaylı muvafakati alınmak şartıyla, benzer markalar yönünden yapılacak tescil talepleri mümkün hale getirilmiştir. Markalar yönünden getirilen bir diğer yenilik ise marka tescil sürecinde beş yılı aşan tescilli marka sahipleri tarafından ileri sürülen itirazlarda, başvuru sahibinin isteği üzerine TPMK’nın itiraz eden tescilli marka sahibine fiilen markanın kullanıldığını ispat etmesini isteyebilmesi mümkün hale gelmiştir. Bu durum hükümsüzlük davalarında da bir savunma imkânı olarak Kanun’da öngörülmüştür.


Yazının PDF versiyonu için lütfen aşağıdaki linke tıklayınız.